24 Aralık 2017 Pazar

Kilo Veremiyorum :((






































Sürekli kilo vermeye çalışıyoruz ama biraz da zorlanıyoruz galiba,ne dersiniz.İşte size tam 30 tane altın tavsiye

1-Tamamen unutun.Sık yediğiniz, yağ oranı yüksek bir yiyeceği seçin ve onu 40 gün için tamamen unutun. Bu süre sonunda o yiyeceğin tadı ağzınızdan silinecektir. Mesela çikolata :)

2- Aynı tadı verenler arasında her zaman daha düşük kalorilisini seçin.Örnek: Portakal suyu (l fincan 110 kalori) yerine domates suyu (l fincan 45 kalori) için. Yarım bardak vişne suyunu yarım bardak soda ile karıştırdığınızda kalorisi yüzde 50 düşer.

3-Su için.Daha fazla su içmeye başlamalısınız. Günde en az 8 bardak su içerek işe başlayabilirsiniz. Eğer böyle bir alışkanlığınız yoksa yanınızdan küçük bir su şişesini ayırmayın, bu şişeyi her gördüğünüzde içmek aklınıza gelecektir.

4-Sosları unutun.Salatanıza bir miktar lezzet katmak için döktüğünüz soslar kilo almanıza neden olur. Bu nedenle salata sosu yerine biraz baharat ve bir tatlı kaşığı zeytinyağını salatanıza ekleyebilirsiniz.

5-Yemeğin ardından yatağa girmeyin.Kilo almamak için özellikle akşam yemeğinden hemen sonra yatma alışkanlığından kurtulun, mümkünse akşam altıdan sonra meyve dışında bir şey yemeyin. Gece atıştırmalarından da kurtulun.

6-Sık yiyin.Kilo vermek isteyenlerin düştüğü yanılgılardan biri de çok sık yemek yemenin kilo verdirmeyeceği inancıdır fakat bu yanlıştır. Çünkü beş altı saatte bir mideyi boş bırakmamak metabolizmanızın hızlı çalışmasına neden olur. Bu nedenle az az ve sık sık yemelisiniz.

7-Süt için.Günde üç ya da dört defa süt ve yoğurt ya da peynir gibi süt ürünlerini tüketen kadınlar, tüketmeyenlere oranla yüzde 70 daha fazla yağ yakarlar. Çünkü kalsiyum metabolizmayı hızlandırırken vücuda daha fazla yağ yakması için komut vermiş olur. Bu ürünlerin light olanları ile zayıflama hızınızı arttırabilirsiniz.

8-İyi bir uyku.Yapılan araştırmalara göre geceleri dört saatten az uyuyan kişiler daha çok uyuyanlara oranla kilo alırlar. Çünkü yorgun bir vücut, normal günde yakılan enerjiyi yakamaz ve metabolizması yavaşlar. Bunun için hergün uykunuzu düzenli almaya dikkat etmelisiniz.

9-Stresi yenin.Stresli bir yaşam kilo almanın nedenlerindendir çünkü stresli olduğunuz dönemlerde vücudunuz stres hormonları salgılar ve bu hormanlar karın bölgesindeki yağ depolanmasını sağlayan hücrelerin büyümesine neden olur. Stresi yenmek için sosyal aktivitelerde bulunmalı, kendinizi rahatlatmalısınız.

10-Hazır yemekleri unutun.Hızlı ve çabuk yemek yapmak için aldığınız dondurulmuş gıdalar ya da hazır yemekler içerdikleri katkı maddeleri nediyle kilo aldırır. Bu nedenle taze sebzeleri pişirmeyi tercih etmelisiniz.

11- Atıştırmayı bırakın.Arabanın içinda atıştırıyor musunuz? Telefonla konuşurken bir şeyler yiyor musunuz? Vazgeçin…

12- Buzdolabınıza baskın yapın.Bu baskın her zamanki gibi, birşeyler atıştırmak için olmasın. Buzdolabının kıyısında kösesinde kalmış bol kalorili yiyecekleri atın.Mutfak dolabınızdaki yağlı cipsleri, mısır gevreklerini ve kuru yemişleri atın. Mutfağınızda sizin için kötü olan bütün yiyecekleri, önümüzdeki 30 gün için,belki de ebediyyen yasaklayın.

13- Daha çok su ve soda.Su ve soda içmeye özen gösterin. Vücudunuzdaki yağ parçacıklarının kaybolduğunu göreceksiniz..

14- İşkolik olun.Gelecek ay şirketin yemekhanesine girmeme kararı alın. Kahve ve çay içmek için ya da kendi getirdiğiniz sandviçi yemenin dışında…

15- Kalorileri azaltın.Kalorileri azaltmayı bir oyun haline getirin. Bugün yediklerinizin kalori miktarını hesaplayın, yarın bundan 50 kalori düşün. Öbür gün bir 50 kalori daha düşün. Günde 1200 kalorinin altına düşmemeye dikkat edin.

16- Kahvaltı edin.Hiçbir zaman kahvaltıları atlamayın. Yağsız yoğurdun içine muzu dilimleyin. Pişmiş yulafın içine kuru üzüm koyup yemeyi deneyin.

17- Dans edin.Evde müzik dinleyin. Hareketli müzik tercih edin ve eşliğinde dans etmeyi ihmal etmeyin.

18- Asansöre binmeyin.Önünüze gelen her merdiveni egzersiz yapacağınız bir fırsat olarak düşünün, istediğiniz kiloya gelinceye kadar asansöre binmeyi aklınıza bile getirmeyin.

19- Diyet içecekler.Diyet içeceklerden uzak durmalısınız. Bu tür içeceklerin içlerinde yapay tatlandırıcı bulunur. Onlar yerine portakal, elma gibi sağlıklı meyve sularından içmelisiniz. Hem sağlığınız açısından hem de kilo açısından birçok uzman diyet içeceklerin içilmemesini tavsiye ediyor.

20- Yavaş yemek yiyin.Fazla kilolular, hızlı yemek yiyenlerdir. Arkadaşlarınızla veya ailenizle ne zaman yemek yerseniz yiyin, yemeği en son bitiren kişi siz olun.

21- Yatak odasını yiyeceğe kapatın.Eğer sizde pek çoğunuz gibi yatak odası dahil, evin her tarafında atıştırıyorsanız, bunu bir kere daha düşünün. Ne kadar çok yerde yemek yemek için kendinize izin veriyorsanız, o kadar çok yemek yiyorsunuz demektir. Bir süre için yemek saatlerinde, yemek odası dışında diğer yerlerde yemek yemeyi kendinize yasaklayın.

22- Kendinizi ödüllendirin.En çok sahip olmak istediğiniz 5 eşyanın listesini yapın. Her l kilo verdiğinizde ve bunu bir hafta koruduğunuzda,kendinize listedeki bir şeyi satın alın.

23- Tasarruf yapın.Gerçekten ihtiyacınız olmayan bir şeyi ne zaman yemek isterseniz, ona vereceğiniz parayı bir kavanozun içine atın. Birkaç hafta sonra paraların çokluğu size ne kadar çok şey yemediğinizi hatırlatacak ve bu para ile kendinize bir hediye alabileceksiniz.

24- Aşka dair duygularınızı canlı tutun.Tutku, kiloları eritir. İkiniz korkmadan restoranlara gitmeye başlayabilirsiniz. Çünkü, aşıkken kim yiyecekleri düşünebilir ki?

25- Egzersiz yapın.Egzersiz yapmaya vakit ayırmak size zor gelse de kilo vermek için mutkaka hareket etmeniz gerektiğini unutmamalısınız. Hiçbir şey yapamıyorsanız evdeki duvarlardan yardım alabilirsiniz. 5-10 dakika boyunca kalçanızla duvara çok sert olmadan vurun. Bu kolay ve basit bir egzersiz yöntemidir. Egzersiz yaptığınız sırada televizyon ya da CD'den evde spor yapmanıza yardımcı olacak programlarını izleyebilirsiniz. Böylece neyi, nasıl yapacağınızı bilirsiniz.

26 -Ev işleri.Ev işleriyle ne kadar meşgul olursanız o kadar çabuk kilo verirsiniz. Çamaşır, bulaşık, yemek, çocuklarla elinizden geldiğince çok uğraşmaya bakın. Böylece sürekli hareket halinde olursunuz.

27- Meyve yiyin.Yemek yedikten bir ya da iki saat sonra tekrar acıkıyorsanız atıştırmak içinmeyve yiyebilirsiniz. Meyve bir sonraki öğüne kadar sizin tok hissetmenizi sağlayacaktır.

28-Yemek başlangıcı.Yemeğe çorba ya da salata ile başlamanız açlığınızın bastırılmasını sağlar. Böylece ana yemekten daha az yersiniz. Özellikle sebze çorbaları (domates, brokoli vs.) tok hissetmenizi sağlar.

29-Tuzu kesin.Tuz, vücutta su tutulmasına neden olur ve şişkinlik hissi yaratır. Ayrıca tuzun iştah açıcı bir özelliği olduğundan, sofrada tuz kullanmamak ve pişmiş yemeklere fazladan tuz eklememek gerekir.

30-Sofraya oturun.Yemek vaktinde mutlaka sofraya oturun çünkü ayakta ya da televizyon karşısında yemek yediğinizde doyduğunuzu anlamaz ve daha çok yersiniz.

DİĞER ÖNERİLER
Hırs yapın. Bir türlü kilo veremiyorsanız çok beğendiğiniz bir elbisenin bir beden küçüğünü alın ve görebileceğiniz bir yere asın. Kendinize aldığınız elbisenin içine gireceğinize dair söz verin.

Mutfağınızı düzenleyin. Kilo almamaka için mutfak tezgâhı üzerinde durmasına alıştığınız abur cubur yiyecekleri ortadan kaldırın. Bu yiyecekleri görmediğiniz sürece aklınıza çok fazla gelmeyecektir.

Dişlerinizi fırçalayın. Yemek yedikten sonra dişlerinizi fırçalamayı alışkanlık haline getirirseniz ağzınızda kalan ferahlık duygusuyla bir süre yemek yemek istemezsiniz.




18 Aralık 2017 Pazartesi

Splat Bebeklere Diş Fırçalamayı Sevdirecek



Çocukların diş gelişimi için bebeklikten itibaren fırçalama düzenine dikkat etmek gerekiyor. Her ne kadar genetik faktörlerin de etkisi yadsınamaz ise bizim özenli bakımımız çok önemli. Bebeklerdeki biberon çürükleri ve benzeri diş sıkıntıları biz anneleri ne kadar üzüyor biliyorum. Henüz minicik bebeğinin dişlerinin sağlıksız gelişmesini tabii ki hiçbir anne istemez.






Sizde durumlar nedir bilmiyorum ama bizde diş fırçalama zamanları tam bir kaos yaşanıyordu evde. Yalın kendisine çeşit çeşit diş fırçası almama rağmen bir türlü mutlu olmuyor ve hepimizin fırçasını alıp ortalığı birbirine katıyordu. Maksat temizlik değil tamamen sululuk oluyordu tabii. Biz de ondan gizli işimizi halledip fırcalarımızı saklamaya başladık çözüm olarak . Buraya kadar gayet güzel de Yalın için bir çözüm bulamamıştım. Ta ki Splat ile tanışana kadar.


Geçtiğimiz hafta Ankara Annelerinin  ( Sevgili Gülsen ve Sevgili Canan' ın oluşturduğu topluluk ) düzenlediği bebek partisinde tanıştım Splat ile. Aslında uzun zamandır sosyal medyada karşılaşıyordum ama bir şekilde denk gelmemiştik. Ben de görür görmez çok heyecanlandım. Ama bu ürünün tam olarak Yalın' ın sorununu çözeceğini kullandıktan sonra anladım.










0-3 yaş arası bebekler için özel olarak formüle edilmiş olan diş macunu elma ve muz aromalı. Tadına elbette ki Yalın'dan önce ben baktım, gayet keyifli.Fakat burada asıl can alıcı nokta içindeki minik fırçalama aparatı. Aparatı işaret parmağınıza geçirip bebeğinizin dişlerini çok etkili bir şekilde fırçalamanıza fırsat veriyor. Diş fırçası ile açıkçası bu şekilde tüm dişlerine ulaşmayı başaramamıştım ben. Yalın da videoda görüldüğü üzere çok keyif aldı bu durumdan. Arada benim parmağımı ısırıp kendince de oyununu oynadı. Şimdi akşam ailece banyoya girip uykudan önce dişlerimizi fırçalarken Yalın ortalığı birbirine katmıyor. Parmağıma Splat aparatını geçirdiğimi gördüğü anda koşup yanıma geliyor. 







14 Aralık 2017 Perşembe

Balkabaklı Kırmızı Mercimek Çorbası


Kışın hemen her haftasonu sütçüden balkabağı alıyorum. Ben tatlısını çok aramam. Yani yıllarca yemesem aklıma da gelmez. Ama Orhun seviyorsa olay bitmiştir. Hele son favorisi tatlının üzerinde bolca tahin ve ceviz olursa sınırsızca yiyebiliyor. O haliyle ben bile sevdim ama şimdi yalan yok. Neyse sanki tatlı tarifi verecekmişim gibi ağzınızı sulandırmayayım. Yine bolca balkabağı aldığım bir Pazar günü hepsini tatlı yapmayayım da ne yapayım derken çıktı bu çorba fikri. Daha doğrusu instagramda sıkça görür olmuştum. Belki dedim kırmızı mercimekle pek arası olmayan Yalın kuzusu da sever de iki lokma yer. Öyle çok farklı bir tarif de değil ayrıca.  Ben Yalın bira yoğun kıvamlı seviyor diye suyunu az kullandım. Siz sevdiğiniz kıvama göre suyunu ayarlayabilirsiniz.

Malzemeler
1 buyuk kase kırmızı mercimek ( 1, 5 su  bardağı kadar )
1 adet orta boy havuç
1 adet orta boy patates 
1 adet orta boy kuru soğan
1 inci dilim balkabağı 
2 diş sarımsak
1 çay kaşığı zerdeçal
tuz,  kimyon
4-5 su bardağı su 
üzeri için 1 yemek kaşığı tereyağı ve nane yakıp dökebilirsiniz ( isteğe bağlı )

Yapılışı:
1. Kırmızı mercimeği bolca su ile yıkayın ve tencereye alın.
2. Patatesi, soğanı ve havucu iri parçalar halinde doğrayın ve tencereye ekleyin.
3. Balkabağını da dilimleyip içine katın. 
4. Sarımsağını, baharatlarını ve tuzunu da içine katın.
5. Son olarak da suyunu döküp ocağın üzerine alabilirsiniz. 
6. Sebzeler iyice yumuşayana kadar kaynatın ve sonrasında blenderdan geçirin.
7. Üzeri için tereyağında naneyi yakıp çorbanın üzerine dökün ve servis edin.
Afiyet olsun.

10 Aralık 2017 Pazar

Nutellalı Mini Kekler


En son bloga tarif gireli neredeyse 6 ay olmuş. İnanılır gıbı değil. Bunca zaman en büyük keyfimden uzak kalmışım. Suçlu aramıyorum. Biraz güncel alışkanlıklar - instagram diyelim kısaca - biraz da evdeki minik yavru - ona da Yalın diyelim bari - sebep oldu dersem yanlış olmaz herhalde. Halbuki eskiden blog benim sıkıldığımda gelip sığındığım limandı; nefes aldığım, yalnız kaldığım ve bundan huzur bulduğum tek yerdi. Asla arkamı tamamen dönüp gitmeyi düşünmedim ama bazen işler de düşünüldüğü gibi olmayabiliyor. Umarım bundan böyle eskisi kadar olamasa da arada girip bir ses vermeye çalışacağım. Mutfaktan uzak kalamıyorum fakat yaptıklarımı fotoğraflayacak kadar da geniş vakte sahip olamıyorum her zaman. Hızlı paylaşım yapabildiğimiz bir platform olunca da bu ilk gözağrımız ihmal ediliyor haliyle. Ama blogun tadı başka hiçbir şeye benzemiyor gerçekten. Kendi kendime söz verdim. Artık daha sık uğrayacağım eski dostuma.

Madem bunca vakit uzak kalmışım o zaman şöyle bol çikolatalı bir reçete ile dönüş yapayım istedim. Dün bu minik muffin kekleri canım Aslım ile yaptık. Daha doğrusu canım çok sıkkın bir halde kapısını tıklattığımda o, malzemelerini hazırlamış beni bekliyordu. Çünkü biliyordu ki mutfak en iyi terapiydi bizim için. Hem tarif için gerekli olan Nutella kavanozunun dibinde kalanını da kaşıkla bitirmeme izin verdiği için terapi süper başarı ile sonuçlandı. Keki sadece 5 dakika içinde hazır edip fırına verince mutfağı saran o mest eden koku için bence haftasonu mutfağa girin. Benden söylemesi:))
Sadece 2 malzeme ile çok tatmin edici bir lezzet çıkıyor ortaya. Çikolata kavanozları ile aranız iyiyse bu muffinleri de tarif defterinize not edin.

Malzemeler

2 adet yumurta
280 gr Nutella 
8 yemek kaşığı un

Hepsi bu kadar basit. Tüm malzemeyi isterseniz mikserle isterseniz de bir çırpma teli yardımıyla güzelce karıştırın. Yağladığınız muffin kalıplarına pay edip sıcak 180 derecede önceden ısıtılmış fırında 15-20 dk kadar pişirin. Kullandığınız muffin kalıplarının büyüklüğüne göre pişme süresini kısaltıp uzatabilirsiniz. 
Afiyet olsun














16 Haziran 2017 Cuma

Havuçlu Cevizli Starbucks Keki



Öyle büyük büyük laflar edip övünmeyi sevmem ama bu kek daha önce yediklerinize benzemiyor onu söyleyebilirim. Tarif kayınvalideme ait, Ankara' ya son gelişinde tarifi alıp denedim ve Tuğra' nın okul pikniğine götürdüm. Yiyen herkesin beğenisini alınca evde hemen her hafta pişer oldu. Kekle arası olmayan Tuğra bile yiyor, ben de mest oluyorum tabii. Diğer ufaklık zaten her türlü pasta börek hamurişini annesi gibi bayılarak yiyor.


Havuçlu Cevizli Kek diyince eskiden Issız Adam Keki gelirdi akla bilenler bilir. Şimdilerde de Starbucks :) Ama Starbucks kekini sevenlerin dediğine göre benim kekim çok daha güzelmiş, valla onların yalancısıyım ben :)))

Yaptığım diğer kek karışımlarına göre daha koyu kıvamda bir kek kıvamı oluyor pişmeden önce, ama piştikten 2 gün sonrasında bile yumuşacık ve lezzetini koruyor. Yazın bu sıcaklarda kısa sürede tüketmeyecekseniz yiyemediğiniz kısmını buzdolabında muhafaza etmeniz gerektiğini söylememe gerek yoktur sanırım. İçinde havuç olduğun için çabuk bozulabilir yoksa. 

Hemen tarifi veriyorum çünkü bu kadar reklamdan sonra bekleyeni çok tarifin. 


Havuçlu Cevizli Kek

Malzemeler

3 yumurta
1 su bardağı toz şeker
1/2 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı süt
3 su bardağı un
1 su bardağı ceviz içi
2 orta boy havuç rendesi
1 tatlı kaşığı tarçın
kabartma tozu
vanilya


Yapılışı:

1. Oda ısısındaki yumurtaları ve toz şekeri uzunca bir süre çırpın.
2. Sonrasında sütü ve sıvıyağı ilave edip karıştırın.
3. Ununu da yavaş yavaş ekleyin.
4 Son olarak rendelenmiş havuçları, ceviz içini ve kabartma tozu ve vanilyayı da ilave edip spatula yardımıyla karıştırın.
5. Katı yağ ile yağlanmış kek kalıbına döküp önceden ısıtılmış 170 derecede fırında yaklaşık 45-50 dk pişirin.
6. Kürdan ile kekin ortasından pişip pişmediğini kontrol edip fırından alın, oda ısısına gelince kalıptan çıkartıp servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun.


16 Mart 2017 Perşembe

Dulce de Leche ve Çikolatalı Puding



Mutfağın ve yanı sıra yazmanın bana iyi geldiğini öğrendiğimden beri kendimi tedavi edebiliyorum. Mutfağa girip pişirip, servis edip süsleyip kendimce basitce fotoğraflayıp sonra da ekran başına geçip iki satırla içimi dökebiliyorsam tarif bahanesiyle, bu iş olmuş demektir. Eskisi gibi uzun uzun denemeler yapma fırsatım yok, Yalın' ın kısacık uyku molalarında oturup dinlenmek varken ya da evi toparlamak dururken herşeyi bir kenara itiyorum bazen. İyi geliyor bana. Hele de sonuç bu yukarıdaki fotoğraftaki gibi sonuçlanıyorsa şahane.


Dulce de leche, bildiğimiz Türkçe karşılığıyla süt reçeli.  Artık eskisi gibi zor ulaşılır bir şey de değil üstelik. Ben yıllar önceki Meksika seyahatimizde ilk kez görüp merak edip almıştım, oradaki biraz daha farklıydı gerçi, içinde tarçın ve şarap da vardı; ve adı da dulce de leche değil cajeta idi. Meksika seyahatimi de eğer okumadıysanız lütfen bir göz atın derim.  Birçok arkadaşım sabredip evinde de yapıyor aslında süt reçelini. Açıkcası ben denemedim, sonuçta ciddi bir sabır işi sıcak ocağın başında beklemek. Birkaç kez satın alıp kurabiye vs yapmışlığım var sadece. Geçenlerde yaptığım Aradolu alışverişimde yine sepete bir küçük kavanoz atmıştım. Evdekiler keçi sütü ile yapıldığından tadını çok sevmediler açıkcası, biraz kokulu ve ağır geldi. Ben de bir süredir ziyan olmasın da bir şekilde değerlendireyim derdindeydim. İnternette tarif bakınırken aklıma en çok çelen Cafe Fernando Cenk' in bu tarifi oldu. Hem yapımı kısacık ve basit, vaktimi almayacaktı hem de evde puding en sevilen şeylerden biri. Tarifi dün gece bulup malzemelerimi kontrol ettim, zaten beni yine uzun zamandır bekleyen kuvertür çikolatam bile sevindi :))) Sabah da ilk iş Yalın kuş öğle uykusuna yatınca tencereyi ocağa koymak oldu.  Cenk' in tarifi okuyunca farkedeceksiniz ki o pişirmeden, sadece benmari usulü yapmış. Ben tüm malzemeyi tencereye alıp bir güzel pişirdim gözümü karartıp. Sonuç ortada … 


Malzemeler : ( 5 kişilik )

1/4 su bardağı nişasta
1/ su bardağı toz şeker
2 su bardağı süt
200 gr bitter çikolata ( ben kuvertür çikolata kullandım )
400 gr dulce de leche ( ben elimde sadece 200 gr olduğu için o kadarını kullandım )






Yapılışı:

1.  Sütü, nişastayı ve şekeri tencereye alıp karıştırın.
2. Ocağın altını yakıp sürekli karıştırarak pişirmeye başlayın.
3. Rendelenmiş çikolatayı da yavaş yavaş ekleyerek pişirmeye devam edin. 
4. Göz göz olup pişmeye başlayınca ocağın altını kapatıp dulce de leche ( süt reçeli ) ekleyip iyice karıştırın.
5. Kaselere servis edin. Oda ısısına gelince buzdolabını soğuması için kaldırın.
6. Üzerinde bir tatlı kaşığı dulce de leche ve rendelenmiş çikolata ile servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun.




Bu ölçülerde toplam 5 kase puding çıktı. Şeker oranı bana göre biraz fazla geldi. Şekeri biraz daha azaltıp servis kaselerini de daha minik tutarsanız hem yemesi daha keyifli olur hem de yanında bir fincan kahve ile inanılmaz bir ikili olabilir. 

14 Mart 2017 Salı

Şekersiz Kek


Kabul ediyorum iyiden iyiye ihmal ediyorum buraları ama inanın yapması kadar fotoğraflaması, sonra da o çekilen fotoğrafları bilgisayara aktarması ve içlerinden kullanılabilecek olanlarını seçmesini de hesaba katınca olayın boyutu anlaşılır sanırım. Mutfakta mesai hiç bitmiyor hatta fazlasıyla devam ediyor. Blog her zaman aklımda olsa da vakit ayırıp girip yazabilmem güçleşiyor malum iki çocuklu hayat ciddi zor işmiş. Bir süredir  yardımcım olmadığını da düşünürsek aslında gayet iyi  götürüyorum denilebilir. 

Uzunca süredir evde pişen kekler şekersiz ya da neredeyse çok az şekerli yapılıyor. Keçiboynuzu ununu keşfedip evimize soktuğumuzdan beri mümkün olduğunca şekeri azaltmıştık. Geçenlerde Aradolu alışverişimde %50 indirimi de görünce sitede ne var ne yok aldım. Bu tarifte kullandığım keçiboynuzu unu ve hindistancevizi şekerini de yine aynı siteden aldım. Bu ara bu sorular sıkça sorulduğu için buradan da yazayım istedim. Bu tarifte de rafine şeker hiç kullanmadım.


Şekersiz Kek

Malzemeler

3 adet yumurta
2 yemek kaşığı keçiboynuzu unu
2 yemek kaşığı hindistancevizi şekeri
1 çay bardağı keçiboynuzu pekmezi
1 su bardağı ceviz-badem-fındık ( rondodan irice geçirilmiş halde )
1 su bardağı yoğurt ( kefir de kullanılabilir )
1 çay bardağı zeytinyağı
kabartma tozu
vanilin
alabildiği kadar un ( yaklaşık 1, 5 su bardağı kadar )

Yapılışı:

1. Öncelikle oda ısısındaki yumurtaları keçiboynuzu unu ve hindistancevizi şekeri ile birlikte çırpın.
2. İçine pekmezi de katıp biraz daha karıştırın.
3. Sıvı malzemeleri de katıp, ceviz-badem-fındık karışımını ekleyip karıştırın.
4. Son olarak kontrollü olarak ununu ekleyip kabartma tozu ve vanilini katın.
5. Un miktarını azar azar katıp ayarlayın.
6. Kağıt kek kalıplarını cupcake tepsisine yerletirip kalıpların yarısına gelecek şekilde kek harcını paylaştırın.
7. Önceden ısıtılmış 175 derecede fırında yaklaşık 35 dakika pişirin.
8. Kürdan ile içlerinin pişip pişmediğini kontrol edip fırından alıp soğumaya bırakın.

 Afiyet olsun…



Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmeye çalışırken en zoru şekerle yolları ayırmak olacak. Evde tatlı sevenler çoğunlukta olunca epeyce bir zorlu ve uzun yolumuz var. Fakat burada da görev bana düşüyor sanırım. Tamamen olamasa da ufak ufak azaltıp, şekere alternatif tatlar ile gönülleri hoş tutmaya çalışacağım. Bakalım sırada neler var ?


23 Ocak 2017 Pazartesi

Limonluk Kurabiyesi ( Elmalı Kurabiye )


Kurabiye yapmayı neden seviyorum artık blogumun okuyucuları çok iyi biliyor. Benim için yemesinden evvel yapması keyifli. Çünkü hamurunu yoğururken aldığım keyif cidden paha biçilemez. Mutfak gerçekten terapi merkezi gibi bizim evde. Sıkıldıkça kendimi mutfakta buluyor oluşum keyfimin de ne kadar istikrarlı sıkıldığına delalet sanırım. Yaklaşık 3 aydır da evde bir yardımcım var, Hatice hanım. Sağolsun o da benim gibi mutfağı çok seviyor. Evde işler biter bitmez ' bugün acaba ne yapsak' diye başlıyoruz muhabbete. Benim diyet sonrası verdiğim kilolardan birkaçı geri döndüyse bunda Hatice hanımın katkısı epeyce var. Yine geçenlerde İstanbuldan gelecek olan Sevgili Güler ablacım için ne yapsak diye düşünürken ne vakittir aklımda olan bu Limonluk Kurabiyeleri denedik. Benim evdeki limonluğun şeklinden olsa gerek piştikten sonra şekilleri biraz belirsiz olsa da tadı yerindeydi. Eve de sırf bu tarifi yapacağım diye başka limonluk alacağım yok haliyle. O yüzden bu fotoğraflar ile paylaşayım istedim. Gerçek anlamda bir keyif kurabiyesi oldu. İçi bir kere dolu dolu elmalı harç, dışı ince kabuklu ve aşırı lezzetli. Sıkılınca girin mutfağa ve deneyin derim. Ben birkaç blog ve sitede tarifleri görüp harmanladım, evdeki ve eldeki malzemelerle ortaya bu güzeller çıktı.

Malzemeler:

1 adet yumurta
4 yemek kaşığı tereyağı ya da margarin ( tereyağı kullandık)
1 kahve fincanı zeytinyağı
1 su bardağı pudra şekeri
2 yemek kaşığı nişasta ( mısır ya da buğday )
2,5 - 3 su  bardağı un ( kıvamı kontrol ederek unu ekleyebilirsiniz )
1 paket kabartma tozu


iç harcı için;

3 adet orta boy kırmızı elma
1 çay bardağı irice kıyılmış ceviz içi
1/2 çay bardağı isteğe bağlı olarak kuru üzüm ( biz kullanmadık ama bir dahaki sefere mutlaka ekleyeceğim )
1 tatlı kaşığı tarçın
2 yemek kaşığı toz şeker ( kuru üzüm kullanırsanız şeker miktarını azaltın mutlaka )

şekil verirken kullanmak için bir adet limonluk ve stretch filme ihtiyacınız olacak bir de.





Yapılışı:

1. Yumurtayı, pudra şekerini, nişasta, kabartma tozu, erimiş tereyağı, zeytinyağı ve unu karıştırma kabına alın yoğurun.
2. Un gerektikçe ekleyip yoğurmaya devam edin. Ele yapışmayan bir kıvama geldiğinde buzdolabına koyup hamuru 20 dakika kadar dinlendirin.
3. Elmalı iç harcı hazırlamak için öncelikle elmaları yıkayıp kabuklarını soyun ve rendeleyin.
4. Tavaya elma rendesini, ceviz içini, kuru üzümleri, tarçın ve toz şekeri alıp karıştırın.
5. Elmalar yumuşayıp suyunu salıp sonra tekrar çekene kadar pişirin, iç harcı hazır olunca oda ısısına gelene kadar soğutun.
6. Limonluğun iç kısmını çevirip stretch film ile kaplayın.
7. Elinizle şekil verip incelttiğiniz hamuru limonluğun içine yerleştirip ortasına elmalı harçtan doldurun ve tekrar hamurla kapatıp kurabiyeyi stretch filmden çıkartıp tepsiye yerleştirin.
8. Tüm hamur bitene kadar aynı işlemi tekrarlayın.
9. Önceden ısıtılmış 170 derecede fırında 25 dk kadar pişirin.
10. Fırından çıkınca servisten önce üzerine pudra şekeri serpiştirin.

Afiyet olsun.

14 Ocak 2017 Cumartesi

Alman Pastası


Çocukluğumuza ait lezzetlerden biri Alman Pastası. Şimdiki gibi şeker hamurlu pastaların hüküm sürmediği güzel zamanlarda mahalle arası pastanelerinin mütevazi tezgahlarında sıklıkla görürdük Alman Pastasını. Şimdi almak istesem nerede satılır hiç bilmiyorum bile. Yıllar olmuş tadını bile unutmuştum inanın. Dün apartman komşularımdan birinin yeni doğan bebeği için hayırlı olsun ziyaretinde ikram ettiler bu fotoğraftaki Alman Pastasını. Hemen hepimiz tarifi not ettik tabii ki. Hatta ben eve gelip akşam hemen yaptım da. Fakat keki ikiye ayırdıktan sonra üst katını parçaladım maalesef. O yüzden farklı bir fotoğraf çekemedim. Yapım aşamasında çektiğim fotoğrafları da ekledim. Bu akşam gelecek olan misafirlerimle tadımı yapacağız, bakalım onlar da beğenecek mi ?




Malzemeler:

Kek için
2 yumurta
1 çay bardağı toz şeker
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı sıvı yağ
3 çay bardağı un
kabartma tozu
vanilya

Kreması için
2,5 su bardağı süt
3 yemek kaşığı un
1 çay bardağı toz şeker
1 yumurta
1 yemek kaşığı tereyağı
vanilya
1 limon kabuğu rendesi





Yapılışı:
1. Keki için öncelikle yumurtaları ve toz şekeri iyice çırpıyoruz. 
2. Sonra sısrasıyla sıvı malzemeleri katıyoruz.
3. Son olarak unu, kabartma tozunu  ve vanilyayı da ekliyoruz.
4. Fırını önceden 180 derecede ısıtın.
5. Ben kelepçeli bir kalıp kullandım, kalıba keki dökmeden önce her tarafını iyice tereyağı ile yağladım ki sonradan kolayca çıksın.
5. Benim kalıbımın alt tarafı da olmadığından altına önce yağlı kağıt sonra aluminyum folyo sarıp tepsiye yerleştirdim. Son olarak keki kalıba döktüm.
6. Keki fırına alıp üzeri hafif kızarıncaya kadar pişirin. Pişirme esnasında fırının kapağını açarsanız kek yukardaki fotoğrafta gördüğünüz gibi ortadan çatlayabilir :)
7. Kek fırında pişerken diğer tarafta kreması için malzemeleri tencereye alın.
8. Sürekli karıştırmak suretiyle krema topaklanmadan pişirin ve ocaktan alın.
9. Keki fırından alıp ilk sıcaklığı çıktıktan sonra ortadan enine ikiye bölün.
10. Kremayı da ara ara karıştırarak üstü kabuk bağlamadan soğutun.
11. Kekin üst katını dikkatlice ayırıp ( ki ben bu aşamada keki parçaladım evet ) alt kata ılıklaşmış kremayı bolca sürün.
12. Üzerine kekin üst katını da dikkatlice yerleştirin ve oda ısısında soğumaya bırakın.
13. Dilerseniz üzerine strech film ile kaplayıp 1-2 gün bu şekilde buzdolabında saklayabilirsiniz.
14. Servis etmeden önce üzerie bolca pudra şekeri serpiştirin.

Afiyet olsun

4 Ocak 2017 Çarşamba

Yalın Büyürken



Aslında ne zamandır ekran başına geçip böyle bir yazı yazma fikrim vardı. Ancak rutin telaşların peşinde günün sonuna vardığımda çoğu vakit bırakın yazabilmeyi, konuşmaya bile mecalim kalmamış oluyor. Ama hayat geçiyor ve öyle acımasız ki anıları da hızıyla beraber çoğu zaman sürüklüyor peşisıra. Bir yerlere not edilsin, kazınsın hafızalara, sonsuz olsun diye çabalamak bebek büyütürken sanırım çoğu annenin ortak isteğidir. Vakit yaratabilen sayısı oldukça azdır. Yalın doğduğundan beri beğenip  ayırdığım fotoğrafları hala tab ettiremedim en  basiti.  Fotoğraf albümünü açıp da çok eskiye değil sadece birkaç ay öncesine dönünce bile insan hüzünleniveriyor. Evlatlar büyüyor biz ihtiyaçlarını karşılamaya  çalışırken.  Çoğu vakit güzelliklerini es geçip farketmezken evlatlar büyüyor. Hele de tek değil de çift ise sizin bakımınıza muhtaç olan öyle güçlü sızısı kalıyor ki yapamadıklarımızın. 

Bir yaşına artık az bir vakit kaldı. Sanki doğduğu gün dün gibi oysa. Büyümesini izlerken her aşama bizim için öylesine büyük merak unsuru ki sevinçle, gururla ve pek tabii aşkla takip ediyoruz canımızı. Aslında pek elimizde olmasa da bir önceki evlatla karşılaştırarak bekliyoruz acaba onu nasıl yapacak, bunu ne zaman becerecek diye. Daha doğar doğmaz başlıyoruz ilk gülücüğünü beklemeye, güldüğünde bizim de yüzümüzde güller açacak ya nasıl kıymetli o ilk gülüşler. Sonra biraz ele avuca geliyorlar, hadi diyoruz artık anne sütünün yanına ek gıdalar da gelsin. Pürelerle başlayıp  acaba ne zaman pütürlü yemeye başlayabilir diye bekliyoruz. Çoğu annenin korkulu rüyasıdır ya hani ya alışamazsa pütürlü yemeye, ya uzun yıllar blender mahkumu kalırsa diye endişe ederler. Yemesi düzene tam girer hadi bakalım geceleri de artık karnı doyuyor bakalım ne vakit kesintisiz sabaha kadar uyuyacak diye beklemeye koyuluyoruz. Beklemek hiç bitmiyor. Ve biliyoruz ki daha yolun başı bu. 







Hep yatar pozisyondan artık sıkılıp ufaktan ufaktan oturmaya başladığında da desteksiz oturabilmesini, yana devrilmeden kendini kontrol ederek kalabilmesini bekliyoruz. Ne çok beklenti içindeyiz değil mi minicik insancıklardan ? Kendimiz olduğumuz yerde sayarken minicik bedenleri hep gözleyerek bekliyoruz. Ne büyük sabır bu insan yavrusunun evrilip de büyümesi işi. Oturmayı halledip de emekleme moduna geçmesi de en heyecanla beklenen aşamalardan biri. Fatma hanımın kızı şunu yapmış, Ayşe hanımın torunu bunu etmiş diye sürekli karşılaştırılmak da bu işin cilvesi. Hiçbir başka bebeğin yapabildiği ya da yiyebildiği ile kendi bebeğinizi karşılaştırmayın. Hem bebeğinize hem de kendinize yapacağınız en büyük kötülüktür bu. O özel bir bebek ve siz de onun annesi olarak seçilmişsiniz. Ona sizden daha iyi bakabilecek bir başkası yok, bunu aklınızdan asla çıkarmayın. Tanrı bize bir evlat sahibi olma şansını vermişse eğer onu layığı ile bakıp büyütülmek için gerekli gücü de içimize yerleştirmiştir inanın.


Şimdi gelelim bizim minnoş adamın gelişimine. Miniş bir adam olarak 1900 gr doğdu dünyaya fakat Yalın paşam da abisi gibi sımsıkı tutundu bize ve evimizin neşesi oldu son 10 aydır. Özellikle bu son 1 yıl 2016 yılı öylesine felaketlerle geçti ki hem bireysel olarak hem de ülke olarak nefes bile alamayacak duruma geldik. Şunun şurasında birkaç gün sonra gelecek olan 2017 yılına büyük umutlar bağladık hepimiz. Benim açımdan Yalın geçtiğimiz yılın tek güzel yanıydı. Nefesimin tükendiğini hissettiğim her an ona baktım, gücümü tekrar yükledim sanki bedenime. Kelime oyunu gibi gelir eminim okuyan bazılarına ama anne olanlar yüreklerinden anlayacaklardır bu dediğimi. Onun bana ihtiyacı olduğunu bilmek ayağa tekrar son bir gayretle kalkmamı sağladı, Tuğra zaten benim masum meleğim yorduğu kadar sabrı öğretenim. Bu iki güzel evlat olmasa bazı günler kapatıp dükkanı gitme isteği yakama öyle bir yapıştı ki anlatılmaz. Konu konuyu açtıkça açtı yine çözüldüm yazdıkça. Uzun lafın kısası Yalın artık 10 ayı geride bıraktı, 1 yaşımıza sayılı günler kaldı. Ha güldü gülecek, ha emekledi emekleyecek derken az kaldı yakında 1 olacak.

Anne sütü erken bitip de sadece mamayla devam etmemizden dolayı Yalın' ın ek gıdalara geçişi 5. ayda oldu. Neredeyse 5 aydır bir iki sefer dışında hiç püre yemek istemedi, her verdiğimi pütürlü şekilde tatmayı seviyor. Bildiğin küçük bir adam, tam bir Türk erkeği kendisi. Ekmeği seviyor, yemeğin suyuna bandırarak yedirilmesinden hoşlanıyor ve açlığa tahammülü yok. Yumurtayı, brokoliyi, buharda pişmiş balkabağını ve kefiri seviyor. Püre halinde verilen hiçbir bebek mamasını sevmiyor. Her hazırlanan sofrada baş köşede mama sandalyesinde üzerinde hazır bulunmaktan inanılmaz keyif alıyor. Özellikle geceleri uyku arasında acıktığında tüm evi ayağa kaldıracak kadar güçlü çığlıkları ile edepsizliğini bütün apartmana duyuruyor.




İşin özeti zaman çok çabuk geçiyor, arada durup es vermezsek ve geleceğe kayıt bırakmazsak çoğu güzel anı da unutulup gidiyor. Telaşların arasında kendimize vereceğimiz ufak molalarda belki buralara daha sık uğramak için sebebimiz olur böylece. Bir post da Yalın oğlanın günlük beslenmesi ile ilgili yazacağım bir ara. Uzman olarak değil ama bir anne olarak sadece örnek olsun, fikir versin diye elbette.