27 Şubat 2014 Perşembe

Muzlu Magnolia Puding




Dışarıda yemek yemeyi seviyorum. Özellikle de eğer fırsatım varsa yeni mekanları ve yeni lezzetleri denemeyi de. Ve daha önceden gitmediğim bir yerde mutlaka garsona ya da mekan sahibine danışırım ne yememi önerirler diye. CookShop da Ankara'ya yerleştiğimizden beri sıklıkla gittiğim mekanlardan biri. Özellikle Gordion' daki şubesi. Buraya ilk gittiğim günden beri dikkatimi çeken tek şey herkesin masasında bebek mamasına benzer bir şeyler olduğu ve buzdolabında da gayet çekici tatlıların göz doldurduğu. Tadına bakınca bunu evde yapmanın mümkün olduğunu hatta çok daha iyi bir sonuç elde edebileceğimi düşündüm. İnternette kısa bir araştırma sonucunda birkaç farklı reçeteyi sentezleyip tahminimin ötesinde bir lezzete ulaştım. yedikçe yiyesi geliyor insanın, içinde krema olması da lezzeti katlıyor. 

Tatlının kökeni New York' taki  ' Magnolia Bakery' denen bir cafeye kadar uzanıyor. İnternette orjinal tarif olduğunu iddia eden bir sürü farklı reçete var. Henüz Magnolia Bakery' de yeme fırsatım olmadı ama ben de iddia ediyorum ki benim yaptığım CookShop' takinden çok daha güzel. Benden söylemesi, inanmayan hemen yapsın.




1/2 lt süt
125 gr toz şeker
2 tepeleme yemek kaşığı mısır nişastası
3 yumurta sarısı
3 yemek kaşığı tuzsuz tereyağı
1 tatlı kaşığı vanilya aroması ya da 1 paket vanilin
1 kutu krema ( 200 gr )
1 paket Ülker muzlu bebe bisküvisi
3 adet muz

1. Puding için sütün içine şekeri, yumurta sarılarını, nişastayı alıp topaklanmasını önlemek için sürekli karıştırarak pişirin.
2. Ocağın altını kapatıp içine vanilya aromasını ve tereyağını ekleyip mikserle karıştırın. Oda ısısına gelince içine kremayı da katıp
mikserle karıştırın. 
3. Bebe bisküvilerini rondodan geçirin. Muzları ince ince dilimleyin.
4. Kaselerin altına önce bisküviden biraz serpiştirin. Pudingden bir miktar döküp üzerine tekrar bisküvi ve muz dilimleri yerleştirin.
5. Son olarak yine puding döküp en üstünü de yine bisküvi ve muz dilimleri ile süsleyin. Soğuk olarak servis edin. 

Afiyet olsun

25 Şubat 2014 Salı

Hurma Püreli Kurabiye


Eğer siz de benim gibi rejimde iseniz canınız habire böyle kurabiye, pasta, kek, çörek istiyor olabilir.  Bu durumda napıyoruz, sadece fotoğraflarına bakıyoruz elbette. Ben bir süreliğine ara verdim, en azından vermeyi düşündiğüm 3-5 kilo fazlam var, onlardan kurtulana kadar eski arşiv dolaşmalarına devam edicem. Bu harika hurma püreli kurabiyeleri de yıllar önce yapmıştım ama baktım ki tarifini blogda paylaşmamışım. Daha önceden yaptığım Hindistancevizli Kurabiye ile aynı hamur ile yapmıştım bunu. Hurma püresini bir arkadaşım Arabistan'tan getirmişti, burada bulunabilir mi bilmiyorum ama çekirdeğini çıkardım hurmanın kendisini de içine koyarak yapabilirsiniz.


Malzemeler
hamuru için:
1 paket margarin
1 çay bardağı yoğurt
6 çay bardağı un
1 paket kabartma tozu

içi:
hurma püresi 

üzeri için:
pudra şekeri
vanilya

Yapılışı:
. Hamuru için tüm malzemeler birbirine karıştırılıp iyice yoğurulur. 1/2 saat dinlenmesi için kenara alınır.
2. Hamuru bir el ayası kadar parçalara ayrılır. Her hamur parçasının içine hurma püresinden konulur ve yuvarlak şekil verilir.

4. 180 derecede önceden ısıtılmış fırında üzerleri pembeleşmeyecek kadar pişirilir. Fırından çıkmış hali beyazımsı olacak.
5. Kurabiyeler soğuyunca pudra şekeri ve vanilya karışımına bulanıp servis edilir.

 Afiyet olsun.

18 Şubat 2014 Salı

Patile İle Sınırsız Tatları Tattık



Geçtiğimiz haftasonu Markör Markalaşma Ajansının davetlisi olarak çok lezzetli bir mekana davetliydim. Aslında evimize çok yakın olmasına ve önünden de defalarca geçmiş olmama rağmen içeri girmek kısmet olmamıştı. Cumartesi günü  sonunda şeytanın bacağını kırmış oldum. Şimdiye kadar da gitmemiş olduğuma pişman oldum açıkcası.


Patile' nin kuruluşu 2003 yılında Birlik Mahallesindeki ilk dükkanları ile olmuş. Bir aile işletmesi olan mekanda hazırlanan her şey geleneksel ev mutfağının pişirme şekillerine bağlı kalınarak, yerli kesim etlerle doğal ve katkısız malzemeler kullanılarak hazırlanıyor. Konserve ürün, glikoz, mısır şurubu, yapay lezzetlendiriciler ve katkı maddelerinin kesinlikle Patile mutfağına girmediğini de söylemekte fayda var.

Hergün  tam 33 çeşit zeytinyağlı ile konuklarına inanılmaz bir lezzet seçeneği sunuyorlar. Bize de ikram ettikleri karışık zeytinyağlı tabağında bunlardan bir kısmının tadına baktık ve ben özellikle Çerkez tavuğu ve acılı ezmeye bayıldım. Mekana adını veren Patile ise bir çeşit Elazığ gözlemesi, içinde Malatya peyniri ve kuru soğan var.


Zeytinyağlıların yanı sıra kurabiyeleri ve tatlı seçenekleri ile de çok zengin bir menüye sahip. Özellikle son zamanlarda hanımların davetlerini ve günlerini evleri dışında böyle cafelerde yaptığını da düşünürsek tam onlara göre bir ortam da sunuyor. Bizim orada bulunduğumuz birkaç saat içinde de böyle birkaç farklı topluluk olması da Çayyolu, Ümitköy bölgesindeki hanımların zaten çoktan burayı öğrendiklerini gösteriyor. 


Gerek mekanın sahibi Ata bey olsun gerekse de çalışanlar çok misafirperver ve ilgililer. Kendinizi evinizde gibi hissedeceğiniz, evinizin lezzetleri gibi doğal şeyler tadacağınız sizden biri gibi. İsterseniz telefonla da sipariş verebileceğinizi söylemekte fayda var. Özellikle kalabalık davetlerinizde sanırım iyi bir destek olabilir. 


Tadına bakabilelim diye masaya gelen herşeyden ufak ufak tadınca tatlıya yer kalmaz sanmıştım. Ancak Dolanger tatlısı öylesine güzeldi ki karşı koymam pek mümkün olamadı. 


Eğer yolunuz Ümitköy'e düşerse ve sağlıklı, doğal bişeyler yemek isterseniz hiç çekinmeden kapısını çalın derim ben. Bu arada aldığım duyumlara göre de Patile kahvaltısı diye de bir efsane varmış. Bir haftasonu uğrayıp sınırsız çay ve kahve eşliğinde sunulan sınırsız tatları keşfetmek istiyorum.

Bu leziz gün için öncelikle Markör ajanstan Evren bey ve Oytun beye; Patile sahibi ve işletmecisi Ata beye ve tüm çalışanlarına tekrar teşekkür ederim.


13 Şubat 2014 Perşembe

Sevgililer Günü İçin Çikolatalı Çilekli Kalpli Pasta



Sevginin, aşkın tek bir gün kutlanması taraftarı değilim. Ama her fırsatı da değerlendirmek gerekir değil mi :) Dün sosyal medyadan ve televizyon programlarından tanıdığım ve enerjisini çok sevdiğim şef Semen Öner Hanımın böyle bir pasta yaptığını görünce tamam dedim. Bizim eve Sevgililer gününden bir gün önce gelen bir doğumgünü var ki bir taşla iki kuş vuruyoruz. Bugün eşimin doğumgünü. Umarım akşam pastasını görene kadar da yazıyı okumaz da sürprizim bozulmaz. Hemen paylaşmak istedim taze taze. Belki yarın için sevgilisine yapmak isteyen olur diye tarifi bugünden paylaşayım istedim. Fikir dediğim gibi Semen hanımdan ancak ben kendisinin tarif detaylarına bakmadım açıkcası, pandispanyamı kendim yapıp onun fikrini uyguladım.

Malzemeler:
4 adet yumurta
1 su bardağı toz şeker
1/2 çay bardağı kaynar su
1 yemek kaşığı kakao
1 su bardağı un
1 yemek kaşığı nişasta
kabartma tozu
vanilya
içi için bir kase dondurulmuş vişne 
1/2 çay bardağı damla çikolata 





üzeri için 15-20 adet çilek

ganaj için:
200 gr krema
250 gr bitter kuvertür çikolata

süslemek için rulo kat 

Yapılışı:
1. Pandipanyası için yumurtaların sarıları ve beyazlarını ayırıp beyazları katı kıvama gelene kadar çırpın.
2. Sarıları kaynar su ve toz şekeri katıp şekeri eriyene kadar 8-10 dk çırpın.
3. Kakao, un, kabartma tozu, vanilya ve nişastayı da ekleyip karıştırın.
4. Son olarak beyazları da ekleyip tahta kaşık yardımıyla çok az karıştırın.
5. Karışımı yağlanmış kelepçeli kek kalıbına dökün. Önceden 175 derecede ısıtılmış fırında 50-55 dk pişirin. 
6. Ganaj için kremayı kaynatmadan ısıtıp çikolatayı içinde eritin ve oda sıcaklığında soğutup bekletin.
7. Çilekleri yıkayıp kurulayın.
8. Pişip soğumuş keki kalıbından çıkarıp dikkatlice çıkartın. Kalp şeklinde kalıbınız yoksa yuvarlak kalıbınızda pişirdiğiniz kekinizi kalp şeklinde kesip ortadan ikiye kesin.
9. Hazırladığınız ganajın bir kısmını ortasına döküp üzerine vişneleri ve damla çikolataları yerleştirin.
10. Kekin üst parçasını kapatıp üzerini yine ganaj ile kaplayın.Kekin etrafını rulo katlar ile çevreleyip üzerini de çilekler ile süsleyin. 
10. Son olarak servis etmeden önce pastanın etrafını bir kurdele ile bağlayıp sevdiklerinize sunabilirsiniz.
 Afiyet olsun






10 Şubat 2014 Pazartesi

Balkabağı Marmeladı



Balkabaklı böreğin ardından hemen hiç arayı soğutmadan bir balkabaklı tarif daha paylaşayım istiyorum. Hani kahvaltının mutlulukla ilgisi var  demiş ya üstad, eğer o kahvaltı masasında renk renk reçeller yoksa mutluluk biraz buruk kalıyor bende. Reçel olacak, olmalı bir kahvaltı masasında; hem de ev yapımı reçel olmalı. Öyle hazır alınmış reçel falan değil, anne eli değmiş reçeller olmalı, mevsiminde taze taze alınan meyvelerden yapılmış mis kokulu anne reçelleri. Bizim evde yensin ya da yenmesin her kahvaltıda mutlaka birkaç çeşit reçel çıkartılır masaya. Eskiden annem yapıp verirdi reçellerimi, artık kendim yapıyorum ve inanılmaz da keyif alıyorum bu işten. Balkabağından da önce reçel mi yapsam diye düşündüm sonra marmelad olsun dedim. Şöyle üzerine kaymak sürülmüş kızarmış bir dilim ekmeğin üzerinde bir hayal ettim, tamam dedim. Sonuç çok keyifli oldu. Tatlı yapmak için aldığınız balkabağının birkaç diliminden deneyin bence pişman olmayacaksınız.


Malzemeler:
1/2 kg balkabağı
1/2 kg toz şeker
1 su bardağı su 
1 adet tarçın çubuğu
2-3 adet karanfil tanesi
1 paket vanilya
1 tatlı kaşığı limon suyu

Yapılışı:
1. Balkabağını temizleyin. Rendeleyin ya da  mutfak robotundan geçirin.
2. Tencereye alıp üzerine şekeri, tarçını, karanfil tanelerini ekleyip oda ısısında bir gece bekletin.
3. Kabaklar sulanmış ise ayrıca su eklemeye gerek yok. Ancak sulanmamış ise suyunu da katıp 15 dakika kaynatın.
4. Ocağın altını kısıp 20-25 dk kadar daha pişirin. Pişip pişmediğini kontrol edip ocaktan almadan önce limon suyunu ve vanilyayı ilave edin. 
5. Oda ısısında soğumaya bırakın. Marmeladınız servise hazırdır.

Afiyet olsun.






5 Şubat 2014 Çarşamba

Balkabaklı Dizme Börek


Kış gelince illa ki balkabaklı farklı tarifler deneyesim gelir benim. Klasik tatlısını sevmediğimden midir nedir bir şekilde de tüketmek istediğim için bilinmiş şeklinin dışında ne yapabilirim diye düşünürüm. Balkabağı ile aynı kaderi bir de pırasa paylaşır bizim evde. Onu da sevmediğim için neyin içinde farklı yapsam da yiyip faydalansam diye değişik reçetelere bakınırım. Balkabağı için böyle bir tarif hiçbir yerde görmemiştim ta ki Sevgili Güler ablamda yiyene kadar. O da rahmetli annesinden öğrenmiş. Tuzlu bir börek olmadığı için de biraz daha hoşuma gitti açıkcası, ılık ya da sıcak yiyince lezzeti sanki biraz daha dayanılmaz oluyor. Kendi bahçelerinde yetiştirdikleri balkabağından birkaç dilim de bana getirip kendi elleriyle  börek içi olarak mutfak robotundan geçirip dondurucuya atmıştı sağolsun. Bana da bu harika reçeteyi yapıp sizlerle paylaşmak düştü. Hala marketlerde pazarlarda balkabağı varken bence bir deneyin, bana hak vereceksiniz. Hem besleyici hem de lezzetli bir sebze, aynı zamanda da bolca lif, demir ve beta karoten içerdiğinden bağışıklığımız için de çok özel bir sebze. Düşük şeker içerdiği için de şeker hastaları için de ideal. Ocak ayı Yemek Zevki dergisi okuyucuları ile paylaşmıştım reçeteyi, blogda da bulunsun bakalım… 



Malzemeler:
5 adet yufka
3-4 dilim balkabağı
1 su bardağı toz şeker
1 su bardağı ceviz içi ( irice çekilmiş )
1 tatlı kaşığı tarçın
3-4 çorba kaşığı zeytinyağı


Hazırlanışı:
1. Balkabaklarını irice doğrayıp mutfak robotuna aktarın. Şekeri de ekleyip püre haline getirin.
2. İrice çekilmiş ceviz içini ve tarçını da katın. Böreğinizin iç harcı hazır.
3. Yufkaları 4 parmak genişliğinde şeritler halinde kesin. Kesilen parçanın üzerine fırça yardımı ile zeytinyağı sürüp geniş tarafına bolca iç harçtan yerleştirip sarın.
4. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine yan yana gelecek şekilde yerleştirin. 
5. Tüm yufkaları bu şekilde hazırladıktan sonra üzerine zeytinyağı sürüp önceden ısıtılmış 180 derecede fırında üzerleri hafifçe kızarana kadar pişirin. 
6. Fırından alıp sıcak ya da ılık servis edin. 

Afiyet olsun