29 Şubat 2008 Cuma

Körili Pirinç Pilavı

                




































  Hep derler ya ''pilav yapabiliyorsan bu iş tamamdır''. Benim de iyi pilav yaptığımı söylüyorlar övünmek gibi olmasın. Ben de buna güvenip arada böyle kendime has değişik tarifler denemeye cesaret edebiliyorum. Bu körili pilavı da ilk defa bir tavuk yemeğinin yanında denemiştim ve oldukça yakışıyor köri pirince.


Malzemeler ( 2 kişilik )
1 orta boy soğan
1 su bardağı pirinç
1,5 su bardağı soğuk su
köri


Önce soğanları yemeklik olarak doğrayıp sıvıyağda iyice kavrulana kadar bekliyoruz. İsteyen tereyağında da yapabilir ama ben mümkün olduğunca sıvıyağ tercih ediyorum malum kilo problemlerimiz. Sonra içine biraz köri ekliyoruz ve en son da pirincini katıp 3-5 dk kavuruyoruz. Suyunu da ekleyip kaynadıktan sonra ateşi kısıyoruz ve yavaş yavaş pişmesini bekliyoruz. Pilav iyice suyunu çekince tencerenin kapağının altına bir kağıt havlu serip buharını iyice çekmesini bekliyoruz. Birkaç dakika sonra da ateşi tamamen kapatıyoruz. Afiyet olsun.

Tavuk yemeklerinin yanında denemenizi tavsiye ederim. Ufak bir hatırlatma pilavınızın lapa gibi olmaması için normalde eklediğinizden biraz daha az su ekleyin çünkü soğan da sulanıyor.

28 Şubat 2008 Perşembe

Yeşil Zeytinli Minik Toplar Ve Zeytinyağlı Enginar


















Benim aklıma hamur kızartması denince nedense hep çocukluğumuzun ve ilk gençlik yıllarımızın yaz günlerini geçirdiğimiz Kumbağ geliyor. Hala her yaz tüm aile,kuzenler falan gidilir ama o eski tadı da yok artık ya neyse. Bu başka bir yazının konusu olur ancak belki ilerde. Dün de dışardan eve dönerken uğradım fırına ve aldım 2 tane ekmek hamuru. Geçen gün yine Derya Baykal'da gördüğüm bir tarif vardı aklımda. Aslında herkes sever ekmek hamurundan kızartma falan yapıp şöyle peynirle reçelle falan yemeyi ama bu tarif cidden başlı başına çok şık oldu. Her zaman yapılmaz ama arada kaçamak için olabilir.




Malzemeler
2 tane ekmek hamuru
2 diş sarımsak
bir tutam dereotu
biraz kaşar rendesi
içi kırmızı biberli yeşil zeytin
kızartmak için sıvıyağ


Ekmek hamurunun içine dereotlarını doğruyoruz,2 diş sarımsağı ufak ufak kesiyoruz. Dilediğimiz kadar kaşar peynir rendesini de içine katıp bunu bir güzel yoğuruyoruz. Sonra hamurdan ufak parçalar alıp elimizle düzeltip içlerine 1 zeytin yerleştirip yuvarlayıp top haline getiriyoruz. Sonra da kızgın yağda bir güzel kızartıyoruz. Aslında içine zeytin yerine pastırma,ufak sosis parçaları ya da canınız ne çekerse onu da koyabilirsiniz. Ben aldığım orjinal tarifi uyguladım bu defalık,bir dahaki sefere yeni bir tat deneyeceğim. Afiyet olsun.


Bu küçük atıştırmalıktan sonra ana yemeğime geçeyim. Dün annem gelirken dondurucusundan enginarlar getirmiş bana. Ben ne zamandır yapmadığım için özlemişim,geçen sene Tuğra ek gıdalara yeni geçtiğinde çok severek yerdi bakalım bu yıl da yer mi diye merakla hemen yaptım. Genelde etli yaparım ama bugün zeytinyağlı yaptım.






































Malzemeler

4 adet enginar

1 orta boy soğan

1 orta boy havuç

1 orta boy patates

1 küçük kase bezelye
2-3 diş sarımsak


Önce enginarları az miktarda suda birkaç dakika haşlıyoruz. Ayrı bir yerde de soğanı kavurup içine küp doğranmış havuç ve patatesi ekliyoruz. Bezelyesini,sarımsağını da ekleyip biraz kavuruyoruz. Sonra haşlanmış olan enginarların içlerine bu harcı paylaştırıyoruz. İçine biraz su koyup kısık ateşte malzemeler yumuşayana kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun.

25 Şubat 2008 Pazartesi

Tiramisu















Bu tarif Aynur arkadaşıma ait,ben de birkaç ay önce ondan aldım ve defalarca da yaptım.Dün akşam da Aynur eşi ve oğluyla bizdelerdi.Ben de onlara yaptım bakalım becerebilmiş miyim diye sormak için.İyi de bir not aldım arkadaşımdan.



Malzemeler
1 kakaolu Uno pastaban
1 su bardağı sıcak su
4 adet kesme şeker
2 tatlı kaşığı nescafe
1 kutu labne peyniri
yarım lt süt

2 yemek kaşığı un
1 yumurta
1 yemek kaşığı katı yağ
4 yemek kaşığı şeker
kakao
Muhallebisi için sütü,şekeri,yumurtayı,unu ve katı yağı topaklanma olmaması için pişene kadar karıştırıyoruz.Soğuduktan sonra labne peynirini de içine katıyoruz.Ayrı bir tarafta 2 katlı olan hazır pasta kekimizi ayırıp 1 bardak sıcak suda erittiğimiz şeker ve nescafe ile bir güzel ıslatıyoruz.Soğumuş olan muhallebinin yarısını arasına döküp kekin diğer parçasını üstüne kapatıyoruz.Kalan muhallebiyi de üzerine döküp bir güzel heryerini kapatıyoruz.Son olarak da bir çay süzgeci yardımıyla kakaoyu üzerine serpiştiriyoruz.Ben bu defa kakaonun içine biraz da Türk kahvesi ekledim,çok daha lezzetli oldu.Bir gece buzdolabında bekledikten sonra servis yapabilirsiniz.Afiyet olsun.


Aynur da gelirken her zamanki gibi eli boş gelmemiş yine.Bu güzel ve leziz havuçlu patates topları da ona ait.Daha sonradan mutlaka kendim de yapıp tarifini o zaman vereceğim.Şimdilik sadece resmini ekliyim dedim.



22 Şubat 2008 Cuma

Fırında Pırasa Mücveri




Pırasayı sevmeyen biri olduğum halde geçen akşam programında Nükhet Duru bu yemeği yaparken inanılmaz çekici gözüktü gözüme. Hele bir de konukları büyük bir iştahla yiyince yapmak da farz oldu. Bu akşam da vakit kaybetmeden yaptım. Ben orjinal tarifi biraz değiştirdim,sonuç süperdi.

Malzemeler 2 kişilik
2 sap pırasa
1 orta boy havuç
1 orta boy patates
2 yumurta
kaşar peyniri rendesi
çörekotu

Pırasaları ince ince halka olarak doğrayıp çok az sıvıyağ ile soteliyoruz. İçine havucu (orjinal tarifte havuc yoktu ama ben renk olsun istediğim için ekledim) ve patatesi de rendeliyoruz. Biraz da bu şekilde kavurup soğuması için bekliyoruz. Yine orjinalde sadece 2 yumurta akı diyor ama ben tamamını çırpıp bu karışıma ekledim. Bunu fırın tepsisine alıp üzerine kaşar rendesi ve çörek otlarını serpip fırına veriyoruz. Üzeri kızarınca alıp sıcak sıcak servis yapın. Ben yanında yoğurtla yedim çok da lezzetli oldu,siz de nasıl isterseniz öyle yiyin. Tuğracığım bile bugün pırasayla tanıştı ve keyifle yedi. Annelere duyurulur.


Afiyet olsun.





Kısa bir Kahve Molası







































Hani bir reklam var ekranlarda,kahve reklamı. Kadın bebeğini uyutur,yatağına bırakır ve sessizce kapısını kapatıp bir ''Ohh'' çekerek oturur. Eşi de ona bir fincan kahve verir günün yorgunluğunu atması için mükafatlandırırcasına.

Bana o kadar yakın ve o kadar samimi geliyor ki bu reklam sanırım anne olduğum için. Gerçekten de günün en hmm dedirten anı bebeğin uyuyup da nefes alabildiğimiz andır. Bütün gün onun ihtiyaçları için koşturduğumuz için ertelediğimiz ne kadar çok şey vardır ve bunların hepsini yapmak için de ne kadar az vakit. Mutfağı mı toplasam, ertesi gün için yenecek bişeyler mi hazırlasam, yıkanmış çamaşırları mı assam, yüzüme aylardır yapamadığım maskemi mi yapsam, bir iki satır kitap mı okusam, sevdiğim bir diziyi mi izlesem? Bu liste böyle uzar gider. Öyle çok şey var ki yapılması gereken ve bizim yapmak istediğimiz.

Henüz akşam olmadı,oğlum da bugünkü öğle uykusuna biraz geç yattı ve benim de kahve molam şimdi. Bu aralar yapmaktan keyif aldığım şey bu blog ve fırsat bulduğum her an kaçıp buraya geliyorum. Kahvemi de alıyorum yanı başıma.
Bu yazıyı da benimle aynı duyguları paylaşanlara gönderiyorum. Haydi kahve molasına!!!

21 Şubat 2008 Perşembe

Bir Kahvaltı Klasiği ve Buğdaylı Salata
























Geçen 1,5 yılın ardından Yüyü evine döndü. Onun evinde kahvaltı bir klasiktir daha doğrusu masabaşı sohbetleri.
Biz de Yüyü'cüğümün yeni evine gittik bu sabah kahvaltıya. ''güle güle oturun'' ziyareti değildi bu, onu bilahare yapıcaz cümbür cemaat. Bize çok güzel kahvaltı hazırlamıştı yine her zamanki gibi.
Ben de sabah kahvaltısı olduğu için aceleyle ne yapabilirim diye düşündüm sabah ve bu aralar takıntılı şekilde sık sık yaptığım birşey yaptım:buğdaylı salata. Buğdayın sindirimi biraz zor da olsa çok faydalı lifli bir gıda. Kalsiyum,demir ve çinko deposu ve kabızlığa da birebir.
Üstelik hazırlaması da çok pratik. Tüketeceğiniz kadar aşurelik buğdayı bir güzel haşlayın önce. Ama öyle iyice peltesi çıkana kadar değil,biraz dişe gelir olsun. Soğuduktan sonra içine yine istediğiniz kadar sarımsağı rendeleyin. Bir tutam kırmızı pulbiber,biraz da nane ekleyip en son da yoğurt ilave edip hepsini karıştırın. Servis tabağına alınca da yine üzerini nane ile süsleyin. Böreklerin yanında çok iyi gidiyor benden söylemesi. Afiyet olsun.

20 Şubat 2008 Çarşamba

Bisküvili Kakaolu Puding






















Bu tarif anneme ait,biz küçükken yapardı annem,içine de kırık bisküvi koyardı.
Tuğra da çok seviyor pudingi ama hazır almaktansa evde kendim yapmayı tercih ediyorum. Hem katkı maddesiz hem de taze taze yesin diye.

Malzemeler
1lt süt
8 yemek kaşığı şeker
2 yemek kaşığı kakao
3 yemek kaşığı un
vanilya
kırık bisküvi


Tüm malzemeleri ekleyip pişene kadar karıştırıyoruz. Ateşten alırken vanilyasını ekliyoruz. Kaselerin yarısına kadar boşaltıp ortaya kırılmış bisküvileri ekliyoruz. Üzerini tekrar pudingle kapatıyoruz. Buzdolabında soğuduktan sonra servis yaparken üzerini hindistan cevizi,muz ile süsleyip sunabilirsiniz.

Afiyet olsun.

19 Şubat 2008 Salı

Bulgurlu Yoğurt Çorbası





















Tuğra beyciğim çorbaları pek sevmiyor ama içinde biraz da olsa yoğurt varsa pek bir iştahla içiyor. Ben de ona bolca yoğurtlu çorbalar yapıyorum .Eğer pişirirken içinde yoğurt yok ise mutlaka yedirirken tabağına 1 kaşık eklerim. Bu bulgurlu çorba da bu karlı soğuk günde çok lezzetli oldu. Çorbaları da pirinç yerine bulgurla yapmayı tercih ediyorum. Bulguru mutfaktan hiç eksik etmiyorum o kadar faydalı ki. Köftelere,çorbalara herşeye yakışıyor.

Malzemeler:
1 çay bardağı pilavlık bulgur
büyükçe bir kase yoğurt
1 yumurta
2 yemek kaşığı un
tereyağ

Öncelikle  yıkadığımız bulgurları üzerini geçecek kadar suyla yumuşayana kadar pişiriyoruz. Ayrı bir yerde de yoğurt,yumurta ve unu topaklanma olmayacak şekilde karışırıyoruz. Ben dolapta annemin hazırlayıp gönderdiği et suyu olduğu için onu ekledim. Üzerine de yavaşça yoğurtlu karışımı ekledim ve kaynayana kadar karıştırmaya devam ettim. Kaynayınca tuzunu,nanesini ve biraz da tereyağı ekledim.
Aifyet olsun!!!

17 Şubat 2008 Pazar

Fırın Sütlaç





















Aslında çoğu kişinin aksine ben fırın sütlaç sevmem. Ama evde minik güveç kaplarım var ve onları bir şekilde kullanmak istedim.  Ve dün akşam da annemler ve eşimin dedesi yemeğe geleceği için onlara ikram ederim diye yapmaya karar verdim. Tabii sevmediğim için de nasıl yapılır pek bir fikrim de yoktu. İnternetten bir yığın tarif okudum. Hepsi birbirinden farklıydı ve ben de kendime göre uyarladım. Sonuç gerçekten çok güzeldi, herkes afiyetle yedi. Sadece pirinç ununu biraz daha fazla koyabilirmişim,bir dahaki deneme çok daha iyi olacak eminim.

Malzemeler:
1 lt süt
1 su bardağından az pirinç
2 su bardağı su
2,5 yemek kaşığı pirinç unu ya da nişasta
1,5 su bardağı şeker
1 paket vanilya

Önce pirinçleri bir güzel ayıklayıp yıkayıp 2 su bardağı su ile iyice
yumuşayana kadar haşlıyoruz. Sonra da sütünü,şekerini ekliyoruz. Ayrı bir yerde önceden biraz soğuk süt ile iyice erittiğimiz pirinç ununu da ekleyip kıvamını alıp pişene kadar karıştırıyoruz. Ateşten almadan önce de vanilyasını ekleyip güveç kaplarına alıyoruz. Güveçleri fırın tepsisine alıp tepsinin içine de kapların yarısına gelecek şekilde su koyuyoruz. Tepsiyi fırının en üst bölmesine koyup ızgara ayarında yaklaşık 180 derece üzerleri kızarıncaya kadar pişiriyoruz. Fırın ayarında da pişebilir sanırım ama ben ızgara ayarında yaptım.

Fırın kaplarıma sığmayan artan sütlaçları da o şekilde yenmek üzere kaseleri koydum Tuğra beyciğim için. Herkese afiyet olsun.




15 Şubat 2008 Cuma

Fırında Mantı




















Bu tarifi çok önceden Derya Baykal'ın Deryalı Günler programından almıştım ama yapmak bugüne kısmetmiş. Mantıyı sevmeyen yoktur herhalde ama bu haliyle de bir deneyin bence ,gerçekten çok hoş oluyor.


Malzemeler :
400 gr kadar hazır mantı
1 bardak yoğurt
1 yumurta
1 tatlı kaşığı tereyağı
1 kase rendelenmiş kaşar peyniri

Önce mantıyı birazcık haşlıyoruz çok yumuşak olmayacak şekilde. Ayrı bir yerde de yoğurt,yumurta ve tereyağını karıştırıyoruz. Sonra bu karışıma süzdüğümüz mantıyı ve kaşar peyniri rendesini de ekliyoruz. Önceden dibini yağladığımız borcama döküp üzerine tercihe göre biraz daha kaşar rendeliyoruz. Ve önceden ısıtılmış 180 derece fırında kaşarlar kızarana kadar pişiriyoruz. Afiyet olsun!!!


14 Şubat 2008 Perşembe

Karnabahar Graten





















Evet bu da dünkü doğumgünü ziyafetindeki bir diğer yemeğim.

Karnabaharı tencere yemeği olarak yapmak istemeyen ve özellikle de pişerken etrafı yaydığı kokudan rahatsız olanlar için fırında pişirme çok ideal. Hem diğer şekliyle pek sevilerek yenmese de böyle allayıp pullayınca hiç de fena olmuyor. Evde karnabaharı yedirme sorunu yaşayanlara duyurulur.

Önce orta boy bir karnabaharı aldım. Çiçeklerini ayırıp yanına da 2 tane orta boy havucu halka halka doğrayıp ekledim. Düdüklü tenceremin sepetinde buharda haşladım. Çok fazla değil ama zaten fırına da girecek. Sonra bunu borcam tepsiye alıp ayrıca hazırlamış olduğum beşamel sosu üzerine yaydım.

Beşamel sos : Birkaç kaşık tereyağında 2 kaşık kadar unu kavurup topaklandırmadan içine yaklaşık 2-2,5 bardak sütü yavaş yavaş ekliyoruz. Kıvamını iyice aldıktan sonra tuzunu,karabiberini de koyuyoruz. Aslında evde varsa muskat cevizi çok yakışır derler ama bende yoktu maalesef.

Evet bu beşamel sosu da borcamdaki karnabaharların üzerine döküyoruz. Ve fırına veriyoruz. Yaklaşık 10 dk.kadar sonra üzerine rendelenmiş kaşar döküp tekrar kaşar eriyene kadar fırınlıyoruz.
Üzeri için domatesli sos: Biraz sıvıyağ ya da tereyeağında 1-2 orta boy rendelenmiş domatesi kavurun, içine 2 diş sarımsak ekleyin.
Fırından yemeği çıkarıp servis yapmadan önce üzerine dökün. Ohhh afiyet olsun herkese.

limonata



























Bu kış günü ne alaka gibi görünüyor limonata.şöyle yaz sıcağında ferahlamak için olsa neyse.ama ben özel istek üzerine yaptım.ve yine ilk denemem oldu ve yine sonuç süper.

Tarif yaklaşık 5-6 kişilik.
Önce 3-4 adet limonu güzelce yıkadım ve mutfak robotunda iyice çektim kabuklarıyla beraber. Sonra içine birkaç yaprak taze nane ve 150-200gr kadar toz şeker ekleyip biraz da o şekilde çektim. Bu karışıma yaklaşık 1lt kadar su ekleyip şeker iyice eriyene kadar karıştırdım ve ağzı kapalı bir kapta bir gece beklemesi için buzdolabına koydum. Ertesi gün ince gözlü bir süzgeçle bir güzel süzdüm kabuklarından ayırdım. Ve içine yine yarım litre kadar su ekledim. Servis yaparken de limon dilimi ve taze naneyle ikram ettim misafirlerime. Gerçekten de enfes oldu,mutlaka deneyin derim en kısa zamanda.

Kalpli pasta

















Bu pastayı eşimin doğumgünü için yaptım.ve aslında ilk de pasta denemem.ilk sefer için hiç de fena değildi aslında.herhalde aşkla,sevgiyle yapıldığı için olsa gerek.eee tarihte Sevgililer Gününe yakın olunca kalpli kek kalıbı bulmak zor olmadı.keki de evde kendi yapmak isteyenler olabilir elbette.ama ben pratik olsun istedim.
tarifini de vereyim bari dileyenler denesin yapsın malum bugün Sevgililer Günü.Önce kalp şeklinde bir hazır pasta keki alıyorsunuz.ben kekleri nescafe ile ıslattım ama dileyen sütle de ıslatabilir.ilk kat keki ıslattıktan sonra araya hazırlamış olduğum çilekli pudingi sürdüm(creme ole'ninkiler hem pratik hem de lezzetli),pudingi üzerini de kivi ve muz dilimleriyle süsledim.diğer keki de üzerine kapattım.üzerini de pasta kreması ile güzelce kapladım.ve en üzerine de rendelenmiş bitter çikolata serptim.bir gece buzdolabında bekledikten sonra sonuç harikaydı.ilk deneme için cesaret vericiydi.bundan sonra hep evde yaparım herhalde.
herkesin Sevgililer Günü kutlu olsun.